top of page

EFEKTE EFEKT
EFFECT TO EFFECT

Art critic Özkan Eroglu's thoughts about the exhibition "Effect to Effect"

The struggling young artist... 


A young artist has to carry on struggling with his art without giving up, even it is risky. He has to try again and again, bearing in mind and even dreaming of the possibility of mistakenness. The recent paintings of Kemal Kara illustrate that he is carrying on by mingling this kind of artistic lifestyle with his character and I believe that, he is doing the right. In these last works, Kemal, who in essence adopts an expressional base, seems to support the scattered expressional use of paint with some controlled elements. Besides reflecting the unity of dynamic and static, his pictures, also appear to be nearly successful at the points where graphism is grasped. 

Kemal as an enthusiastic young artist tries to balance his scattered, unrestrained expressional style coming from his passion with some graphical elements as Arabic letters and some items taken from Turkish traditional miniatures. Time will show if Kemal’s attitude bringing along a synthesis and an illusional artificial way will result as a pattern or not. However, in this new risky way, traces of post-modernization and conversion of some regional elements into points of importance is attention-grabbing. 

We all know that abstraction is a matter of volume. With the energy that this volume transports, alterations occur according to the elements put in or taken away. These changes in the compositions suggest “abstractions” converting sometimes to concreteness, sometimes to abstractness. Abstraction, without hesitation, also causes emphatic willpower. To this empathy extent, Kemal, by always asking himself what he can put in place of another, situates the elements in the composition and questions these replacements. By putting this installation not into space but onto a canvas, he is oriented to a double dimensional material montage. 

What Kemal has done is, to create two-dimensional elements by painting and add these elements to his two-dimensional pictures. There is no trouble in the composition framework which collaborates with the abstracting mood during this adding process passing through abstraction. The reverse conditions are cases that might be criticised, and thus, we have discussed them with Kemal. 

I believe that this “combined painting” effect, created by adding two-dimensional elements to the two-dimensional illusional compositions, will provide the artist with completely different opportunities. We may refer to Kurt Schwitters in this context: “It does not make any difference if the selected elements take place in space or on a painting surface created by an artist. Because the important thing is the outcome of the reactions that occurred. These reactions play an effective role in the process of a study becoming a work of art. Reactions first appear at description stops which are called points of importance, and then in addition to the viewer’s opinions, more and more reactions are piled up. This adding process seems like an easy way, but it is not. To work hard, to produce a lot and to be able to select is not easy. It is a journey of art, and in this journey, knowledge depending on the investigation is a must. The artist first explores himself, and then by learning about his environment, he reaches an aura.”(*) These sayings of Schwitters, are like an outline for Kemal Kara to be followed with care and concentration. I believe that it is very important for an artist to have advices as well as criticises his art. Let this advice be given by me and Kurt Schwitters together for this occasion. 

(*) Hanne Bergius, “Kurt Schwitters-Aspekte zu Merz und Dada”, “Deutsche Kunst im 20. Jahrhundert Malerei und Plastik 1905-1985”, München, Prestel Verlag, 1986, s. 442.

Habilitation in Philososphie der Kunst Priv.-Doz.Dr.Özkan Eroğlu

Sanat Eleştirmeni Özkan Eroğlu "Efekte Efekt" Adlı Resim Sergisine Dair Görüşleri.

Denemeye devam eden genç sanatçı...


Bir genç sanatçı bıkmadan ve usanmadan; risk ala ala da olsa, deneyerek, gerekirse zaman zaman yanılabileceğini de düşünerek ve düşleyerek yürümelidir yolunda. Son resimlerinde Kemal Kara, böylesi bir sanat yaşam biçimini mizacına yedirerek yürüdüğünü gösterdiği geliyor ve bence de doğru yapıyor. Özünde dışavurumcu bir temeli benimseyen Kemal, son çalışmalarında bu dışavurumun dağınık boya sürüş yapısını, daha kontrollü olan bazı öğelerle desteklemeye girişmiş gözüküyor. Bu görüntü dinamik olanla statik olan beraberliğini izleyiciye yansıtırken, diğer taraftan da bir grafizmi yakaladığı noktalarda başarılı olmaya yüz tutuyor. 

Özünde heyecanlı olan genç sanatçı Kemal, son çalışmalarında bu heyecanını savruk, kontrolsüz görünen dışavurumcu yanıyla grafik bazı öğeleri (arapça harfler, Türk minyatürlerinden alıntılanmış malzemeler) kullanarak dengelemeyi deniyor. Özetle Kemal’in bir sentez ve yanılsamalı bir sentetik yolu da beraberinde getiren bu tutumu, bir mizaç eyleyip eylemeyeceğini zaman bize gösterecek. Fakat bir risk alarak yürümeye başladığı bu yeni yolda, bu coğrafyaya ait bazı öğelerin postmodernize kılınarak, önem noktalarına dönüştürülmesi düşüncesi, doğrusu bana ilginç geliyor. 

Soyutlamanın, volüm meselesi olduğunu hepimiz biliriz. Bu volüm, öyle bir enerjiyi de beraberinde getirir ki, kompozisyonlara eklenen ve çıkartılan her şeye göre, yine kompozisyonlar değişik haller alır ve bu haller; izleyici göze, kimi zaman somuta, kimi zamansa soyuta dönüşen “soyutlamalar” sunar. Soyutlama, bir empati istencini de beraberinde getirir hiç çekincede kalmadan. Bu empati meselesi dahilinde Kemal, neyin yerine neyi koyabilirim sorusunu kendisine devamlı sorarak, buna göre öğe yerleştirmelerini kompozisyon düzeneklerine konumlar ve sorgulamaya alır. Bir tür yerleştirmeyi mekâna değil de tuvaline, eleman düzleminde monte ederek, adeta bir tür iki boyutlu malzeme montajlamasına yönelir. Evet Kemal’in yaptığı, iki boyutlu yanılsama içeren resimlerine, yine iki boyutlu kendi boyamasıyla elde ettiği başka elemanları katmaktan başka bir şey değildir. Bu katışın soyutlamadan geçen sürecinde, esas olduğunu bildiğimiz soyutlamacı mizaca uyarak elde edilen soyutlamaya ayak uydurduğu noktalardaki kompozisyon örgülerinde, hiç mi hiç sıkıntı yoktur. Tersi durumların da Kemal’in eleştiri alan boyutu olduğunu ve kendisine birebirde bu eleştirileri vererek, tartıştığımızı da belirtmeliyim. 

İki boyutlu yanılsamalı düzeneklerine, yine iki boyutlu katkı elemanlarının kazandırılıp, izleyicinin üzerinde bambaşka bir “combine painting” mantığı etkisi uyandırmak da, yine bambaşka açılımlara doğru bu genç sanatçıyı götürebilir diye düşünüyorum. Bu bağlamda Kurt Schwitters’in şu sözleri akla gelir: “Seçilen elemanlar ister uzayda yer kaplasın, isterse sanatçı yaratımlı sadece resim düzleminde bir yer işgal etsin, hiç fark etmez. Çünkü geride bıraktığı, aldığı etkilerden kaynaklanan efektleri çok önemlidir. Bu efektlerdir ki bir çalışmanın, yapıta dönüşmesinde etkin bir rol üstlenecektir. Efekt denilen şey, en başta önem noktaları denilen durum tespit duraklarında oluşmaya başlar, daha sonra da izleyicinin gözüyle birlikte efekte efekt yüklenmeye başlar. Bu eklemleme kolay bir yol gibi görünür, fakat değildir, zor olan bu yolda çok fazla üretmek, durmak bilmeden çalışmak ve dahası ayıklamasını bilmektir. Bu bir sanat gezintisidir çıkılan ve tanıyarak öğrenmeyi zorunlu kılar. Burada sanatçı kendisini tanır önce, sonra çevresini de tanıyarak bir auraya ulaşır.”(*) Burada dile getirdiğim Schwitters vurguları Kemal Kara’nın dikkatle ve özenle üzerinde durması gerekenlerin, kanımca en başında gelenlerin bir özeti gibidir. Genç bir sanatçının sanatına getirilen eleştirilerin yanı sıra, ona getirilecek önerilerin de büyük önemi olduğunu düşünüyorum. Bu öneriyi ise, burada şimdilik ben ve Kurt Schwitters yapmış olsun. 

(*) Hanne Bergius, “Kurt Schwitters-Aspekte zu Merz und Dada”, Deutsche Kunst im 20. Jahrhundert Malerei und Plastik 1905-1985, München, Prestel Verlag, 1986, s. 442. Habilitation in Philososphie der Kunst Priv.-Doz.Dr.Özkan Eroğlu

THIRTY THREE
bottom of page